7 Görüntülenme
The History Of Sound
6.7 IMDB Puanı

The History Of Sound

(The History of Sound)
Yönetmen
Senaryo Ben Shattuck
"The History of Sound" Filmi Üzerine Bir İnceleme: Sesin, Sessizliğin ve Aşkın Arasında
Giriş
Savaş zamanında geçen dramatik aşk hikâyeleri, sinemanın en etkili anlatı damarlarından biridir. "The History of Sound", yalnızca bir savaş dönemi hikâyesi değil; aynı zamanda hafızanın, sesin ve duyguların insan hayatındaki yerini sorgulayan derinlikli bir yapıttır. Oliver Hermanus’un yönetmenliğinde hayata geçen film, Amerikan edebiyatının yükselen yazarlarından Ben Shattuck’un aynı adlı kısa öyküsünden uyarlanmıştır. Başrollerde Josh O'Connor ve Paul Mescal gibi yeni nesil güçlü oyuncuların yer aldığı yapım, 20. yüzyıl başlarında geçen bir yolculukla, izleyiciyi zamana, aşka ve kayıplara dair düşünmeye davet eder.

Konu Özeti ve Yapı
Film, Birinci Dünya Savaşı sırasında geçer. İki genç Amerikalı adam – Lionel (Josh O'Connor) ve David (Paul Mescal) – savaşın gölgesinde bir araya gelir. Görevleri, savaşın ortasında Amerikalıların seslerini, hikâyelerini ve deneyimlerini kaydetmektir. Fakat bu yolculuk yalnızca bir belgeleme süreci değildir. Zamanla aralarında doğan duygusal bağ, savaşın gürültüsü içinde sessiz bir aşk hikâyesine dönüşür.

Ses kaydı, filmde hem fiziksel bir eylem hem de metaforik bir işlev görür. Kaydedilen her ses, bir insan hayatının izi, bir anının yankısı ve aşkın sessiz tanığıdır. Filmde bu yön, ses ile sessizlik arasındaki duygusal geçişleri daha da etkileyici hale getirir.

Tematik Derinlik: Ses, Hafıza ve Aşk
"The History of Sound", başlı başına tematik açıdan zengin bir yapıma dönüşür. Film, yalnızca fiziksel seslerin değil; geçmişin, bastırılmış duyguların ve söylenememiş sözlerin de kaydını tutar.

Ses ve Bellek: Film, belleğin yalnızca görüntülerle değil, seslerle de şekillendiğini ortaya koyar. Bu bağlamda, ses kayıt cihazı sadece bir teknik araç değil; aynı zamanda tarih, hafıza ve kimlik arasında bir köprü görevi görür.

Aşk ve Sessizlik: Film, LGBT+ bir aşk hikâyesini sessizlik ve imalarla örer. Bu sessizlik, dönemsel baskının bir sonucu olmakla birlikte, karakterlerin duygularının derinliğini de yansıtır. Bu yönüyle film, "söylenemeyen aşk" temasını zarafetle işler.

Savaş ve İnsanlık: Arka planda süregelen Birinci Dünya Savaşı, filmin duygusal yoğunluğunu artırır. Kayıt altına alınan sesler, cephe hattındaki insan dramlarını belgelemekle kalmaz, aynı zamanda savaşın insanlar üzerindeki kalıcı etkisini de gösterir.

Oyunculuk ve Performans
Josh O’Connor (The Crown, God's Own Country) ve Paul Mescal (Normal People, Aftersun), karakterlerine derinlik katan performanslarıyla filmi sürükleyici kılar. Aralarındaki kimya, sessiz ama yoğun bir romantizmi izleyiciye geçirir. O'Connor’un içine kapanık Lionel’i ile Mescal’ın daha dışa dönük ve meraklı David’i arasında kurulan denge, hem duygusal hem de anlatı açısından filmin temel dinamiğini oluşturur.

Sinematografi ve Ses Tasarımı
Filmin en güçlü yanlarından biri, adından da anlaşılacağı üzere, ses tasarımıdır. Savaşın arka planında yükselen çığlıklar, sessiz kalmış duyguların yankısı ve kayıt altına alınan insanların hikâyeleri… Tüm bu ses öğeleri, anlatının temel taşıdır.

Görüntü yönetmenliği de pastoral bir dinginlik ile savaşın kaosunu ustalıkla dengeler. Renk paleti, doğal ışık kullanımı ve yakın plan çekimler; karakterlerin içsel dünyasını yansıtan araçlara dönüşür.

Sonuç: Kaydedilen Sesler, Kaybolan Hayatlar
"The History of Sound", yalnızca bir dönem filmi ya da aşk hikâyesi değildir. Aynı zamanda insan deneyiminin sesle, bellekle ve duyguyla nasıl bütünleştiğini anlatan şiirsel bir eserdir. Film, hem tarihsel bağlamda düşündürür hem de izleyicinin duygusal katmanlarına dokunur.

Savaşın acımasızlığına karşı insan ilişkilerinin kırılganlığını, aşkın sessiz ama derin yankısını ve sesin hem bir kayıt hem de bir anlatım aracı oluşunu etkileyici biçimde birleştiren bu film, çağdaş sinemanın duygusal ve estetik başarılarından biri olmaya adaydır.